Sanal Arıcılıktan Gezginci Arıcılığa Terfi

Geçen hafta ekip arkadaşlarımızla arılarımızı Alibeyköy'den Bahçeköy tarafına kestane ormanına götürme kararı vermiştik. Cuma gecesi ilk taşıma operasyonunu yaptık ama can sıkıcı olaylar yaşadık.

Gece kamyonla arıları koyacağımız mıntıkaya geldiğimizde Bahçeköy içinden arıları koyacağımız yere giden toprak yolun kapatılmış olduğunu gördük.

Orman içinden giden ve epey de uzakta olan ikinci yola doğru yönlendik fakat aynı şey orada da vardı, moloz dökülerek yol araç girişine kapatılmıştı.

Daha sonra bunu Bahçeköy muhtarlığının yaptığını öğrendik. Geçen sene ormanın içindeki çeşmenin başında 2 kişiyi arı sokmuş bu yüzden şikayet varmış. Muhtarlık bu sene o bölgeye arı konmaması için yolları kapatmış. Çaresiz geri götüremeyeceğimiz için ormanda başka bir bölgeye arılarımızı indirmek zorunda kaldık.

İkinci can sıkıcı olay o hengame içinde fotoğraf makinemi kaybetmem oldu. Nasıl olduğunu hiç anlamadım sanki şeytan aldı götürdü.

Taşınma hazırlıkları 1 hafta öncesine ait. Gündüz bütün kovanlar resimde görüldüğü gibi kayışla sıkıca bağlandı.

Bu sistem arıcıları katları ve kapağı çakma derdinden kurtarıyor. Kayış kilitli tokası sayesinde iyice gerdiriliyor.

Biz arıyı taşırken Mustafa Kabaoğlu ile Osman Ünal kamyonda kovan istif işini yüklendi.

Maçkalı arıcı abimiz Aslan ve ona yardım eden Fatma ablamız. Maçkalı'nın arılar çok sakinmiş hiç sokmazmış. Bunun nasıl olduğu sorulduğunda, terbiye ettiğini söylüyor. Terbiye nasıl oluyor deyince de sopayinan cevabını veriyor. Maçkalı usulü arı terbiyesi yöntemini anlattığı videosu da var ama, sin-kaflar bol olduğu için yayınlama şansım olmadı.

Bu arada ben de kovan taşımaya yardım edince, kendimi bir an sanal arıcılıktan gezginci arıcılığa terfi etmiş hissettim. Bu fotoğraflar çekildiğinde henüz bahçeköyde başımıza geleceklerden haberdar değiliz. Yolun kapalı halini gördüğümüzde suratımızın halini tahmin edebilirsiniz.

Kovanlar sıkıca bağlanıyor, arıcılar marangozluktan anlar biliyordum, ama kamyona yük sarmaktan ve ipe düğüm atmaktan da anlamak gerekiyormuş.



Bu fotoğrafı 1 hafta sonra çekebildim. Cumartesi günü benim fotoğram makinesi bulundu. Yukarıda şeytan aldı götürdü demiştim, ve deyime uygun olarak satamadan da getirdi. Bahçeköy'deki yol açtırıldı, ormana indirmek zorunda kaldığımız arılarla birlikte, Alibeyköyde kalan arılar yeni yerlerine getirildi. Kovan uçma delikleri açıldığında sabah ezanı okunuyordu. Arıcılar ertesi gün hala yorgunlar.

Kamil abi, sevimli hoş sohbet yaşlı arıcılarımızdan birisi. Arıların taşındığı gecenin sabahı kovanlarına yaklaşma gafletinde bulunmuş. Sağ göz altı ve dudaklar o yüzden orjinal değil :)

Pazar günü öğlenden sonra arılar yeni yerlerinde gayet hoşnut olarak çalışıyorlardı. Fakat henüz kapak açmaya müsade etmiyorlar.

Tepede uzakta görünen kısmın erken açan kestane çiçeklerine ait olup olmadığı tartışması ise günün konusuydu. Bir kısım Karadenizli arkadaşlar bu kestane çiçeği açmış işte derken, öbür kısım Karadenizli arkadaşlar bunun kestane ile ilgisinin olmadığını iddia ediyordu. Ama hiç kimsenin o tepeye tırmanıp çiçeklere yakından bakmaya mecali yoktu.