24 Nisan 2007 Salı

Ali Türk'ün Larva Transferi


Ali Türk kendini geliştirme ve yeni bilgileri öğrenme konusunda çok meraklı bir arıcı arkadaşımız. Haftasonu deneme yanılma yöntemiyle kendi kendine öğrendiği larva transferi uygulamasını çekme imkanı buldum. (videonun sesinde bir senkronizasyon problemi var, nedenini anlayamadım.)



Larvaların hangi kovanlardan hangi tarihlerde alındığı ve memelerin hangi kolonilere verildiği ajandaya kaydediliyor.



Çin larva transfer kaşığı petek gözünün duvarına hafifçe yaslanarak ucu gözün içine salınıyor ve larva sırt tarafından gelecek şekilde kaşığa alınma hareketi yapılıyor.



Başarılı bir larva yakalamadan sonra bekletmeden konulacağı göze transfer işlemi yapılıyor.



Ucunu koyup itiyoruz, ucunu koymadan olmuyo :)



Memenin dibine başarı ile yerleştirilmiş larva.



Ve mutlu son. Ayrıntılar www.ben-gittim.blogspot.com sitesinde.

22 Nisan 2007 Pazar

Komşu Arılıkları Ziyaret

İstanbul'da ya da büyükşehirde yaşamayı kanıksadıkça, bütün dünyamız arabamızı kullandığımız otoyollar, işe gelip gittiğimiz caddeler oluveriyor. Çoğu zaman mekan olarak hiç de uzak sayılmayacak güzelliklerin farkına varamıyoruz.

Ben blogumun girişindeki yazımda da söylediğim gibi, İstanbul'da yaygın olarak arıcılık yapılabileceğini hiç düşünmemiştim, ta ki internet aracılığıyla İstanbullu arıcılarla tanışıncaya kadar.

Meğer bizim arıları koyduğumuz Ayazağa'da, bize taş çatlasa 4 km uzakta başka bir arıcı abimiz daha varmış.



Pazar günkü ziyaretimde, daha önceden MSN muhabbetlerinde fikir sahibi olduğum, Bulgaristan yapımı kovanı görmek imkanı buldum.

Bizde genelde 1 takım kovan, kuluçkalık ve ballıktan ibaret sayılır. Fakat bu kovan takımında 2 tane ballık var. Bu tercih diğer ülkelerle aramızdaki verim farkını gösteren bir örnek olsa gerek. 1 kovanın 2 ballığa ihtiyaç duyacağı öngörülmüş.

Kovan köşeleri birbirine geçmeli yapılmış ve çivi kullanılmamış. Bizim yerli kovanlardan en büyük farklarından biri de, ballıklarında da küçük uçma delikleri olması.

Bu uçma delikleri hem çift analı koloni sistemi için, hem de yoğun nektar akımının olduğu günlerde ballıktaki uçma deliğini açarak arıların yolunu kısaltıp işlerini kolaylaştırmak için.

Tabi özellikle yazın kovan havalandırmasına yapacağı katkıyı da unutmamak lazım.



İstanbul'un o binalarla kaplı yeşile hasret merkezinden, yaklaşık 5 km ötede böyle bir ortam olması gerçekten şaşırtıcı.



MSN'de muhabbet ettiğim ve bugün arılığını ilk defa ziyaret ettiğim Mustafa Kabaoğlu arılarının bakımını yaparken, benim Enes de sanki ileride büyük arıcı olcakmış gibi olayı yakından izliyor.



Mustafa Kabaoğlu elinde yavrulu arılı çerçeveyi tutarken, yüz ifadesi yine o arıcılarda görmeye alışık olduğumuz şekilde. Kalp huzuru ve o andan mutlu oluş sezilebiliyor.



Eski kitaplarda "Gayret Perileri" olarak tanımlanan arılar iş başında.



Genelde arılıklarda eski tip karakovanlara da rastlamak mümkün. Fakat bu kovanlar bal üretiminden daha çok nostalji amacıyla tutuluyor.



Dışından gördüğümüz kovanın iç görüntüsü böyle. Sol taraftan yeni dalakları yapmış, arıcının müdahalesi olmadan kendi bildiğince çalışıyor.



Şimdiye kadar arılıkları gezerken, özellikle eski arıcıların kendilerine özgü, diğer arıcılarda bulunmayan yöntemleri olduğunu farkettim. Yukarıdaki körük de bu farklı uygulamaya bir örnek.

Körüğün üst kısmında delikler açılmış.

Mustafa Abinin anlattığına göre körüğün yanması esnasında oluşan nem, bu deliklerden tahliye oluyor. Bunun faydası, körük uzun süre yandıkça içinde oluşan ve zaman zaman da dışarı akan ziftin olmaması.



Bu karenin altına yorum yazmaya gerek yok. Doğal ortam, arılar, çay, sohbet....



Arılıklar için bulunmaz nimet. Malzemenin depolanabileceği kapalı mekan ve birçok arılıkta problem olan tuvalet imkanı.

Bir Haftasonu Hikayesi: Tebdil-i Mekan'da Ferah Vardır

Cumartesi sabahı hem kovan kilit sistemi olarak kullanmak istediğimiz telleri almak, hem de Gebze'deki arıcı arkadaşları ziyaret etmek için yollara düştüm.

Arıcılarla arkadaşlık yapmak ve arılıklarını ziyaret etmek, yeni tecrübeler edinmek açısından büyük bir nimet. Muhabbet esnasında duyulan bir cümle, ya da onlara göre yapılan basit bir işlem bazen koca bir makale okumaktan daha faydalı oluyor.



Gebze'ye geldiğimde Ali Türk kendisine yapılan "atık strafor var" ihbarlarını değerlendiriyordu. Kendi blogundan yaptığı işleri takip ettiğiniz Ali Türk, bu straforlarla kendi tasarladığı çiftleştirme kutularını yapmak niyetinde.

Sonucu ben de merak ediyorum. Fakat şöyle bir tecrübeyi aktarmadan geçemeyeceğim; kovan yapımında kullanılan straforun yoğunluğu çok yüksek bu yüzden arılar kemiremiyor. Ama piyasadan alınan başka amaçlarla üretilmiş straforlar sert bile olsalar arılar güzelce kemiriyor. Bakalım Ali Türk'ün bu projenin sonuçlar nasıl olacak?



Kadir Başkanın arılığa doğru yola çıktığımızda, Yağcılar Köyünden Necdet Abinin arılığına da uğradık. Arılı çerçeve tutan arıcıların yüzündeki ifade her zaman dikkatimi çekiyor. Kendine güven, yaptığı işle bütünleşme ve büyük bir huzur okunuyor.



Kadir Abi'nin arılığa vardığımızda kendisini "Yorgun Savaşçı" pozisyonunda bulduk. Şehrin hepimizi sıkan atmosferinden kaçmış kendini köye atmış, yeni sezon için hazırlıklarını tamamlamaya uğraşıyordu.

Kadir Abinin kovanların önleri farklı renklerde boyanmış. Bütün kovanların numaraları var ve işletme numaraları da kovanlara işlenmiş.



Almak için Gebze'ye geldiğim tel yukarda görüldüğü gibi bir şey. Ballıkla kuluçkalığı ve kapağı kilitlemeye yarıyor. Bu kilit sistemi sayesinde, nakliye esnasında kapakları, ballıkları birbirine çakmaya gerek kalmıyor. Ya da kapakların rüzgardan uçması derdi yok.



Masanın üzerinde duran, tele geçirilmiş lamba fitili dikkatimi çekti. Kadir Abi Varroa mücadelesinde Kekik ve diğer bazı bitkilerin yağlarından üretilmiş bir karışım kullanıyor.

Karışımı arılara vermek için başka bir sistem var. Fakat o sistem arıları rahatsız ettiği ve bir süreliğine kovandan dışarı çıkmaya zorladığı için, o sıvıyı bu fitile emdirerek kovan dip tahtasından içeriye sürmeyi denemiş. Dökülen varroa var, fakat hava henüz soğuk olduğu için, sıvının kovan içinde yeterli buharlaşma imkanı bulamadığı görünüyor.



Bitkisel esansiyel yağlardan oluşturulmuş organik varroa ilacını arılara vermek için değişik bir cihaz geliştirilmiş. Tabi henüz Türkiye'de satılmadığını da belirtmekte fayda var.

Cihaz haznesine konulan ilacı ısı ile buharlaştırarak, duman şeklinde kovana vermeye yarıyor.



Ön taraftaki sarı hazne ilaç için, arkadaki kırmızı hazne tüpgaz. Cihazın önündeki sarmal bölüm çakmakla tutuşturulunca sistem çalışmaya başlıyor.



Isının etkisiyle cihazın düğmeye basıldığında güçlü bir buhar fışkırmaya başlıyor.



Buhar gerçekten çok güçlü uzun süre etkisini devam ettiriyor. Kadir Abinin fitil sistemini denemesinin nedenini 20 dakka geçmesine rağmen hala tüten kovanı görünce anladık.



El demirlerinin sadece Arıcılık Firmalarında satılan modellerini görünce, Kadir Abi'nin ordaki demirler bana çok enteresan geldi. Soldan ikinci demir, inşaat demirinden yapılmış. Hakikaten de kullanışlı. Çerçeve aralarını açmaya, ballık ile kuluçkalığı kanırtmaya çok elverişli.

Yukarıdaki alet ise derinliği uzun karakovanlardan, petekleri kesip almaya yarıyormuş.



Kadir Abi bu sene biraz üzgün. Her sene bu mevsimde arıları 2 kat oluyormuş. Fakat Muğla'da bu sene arılar biraz darbe görmüş. O da ayrı bir hikaye. Kadir Abi olayın etkisini unutunca anlatırız.



Arıcılar için zamanın altın kıymetinde olduğu bu mevsimde, daha fazla meşgul etmeyelim diye ayrıldık, Kadir Abi de hemen çalışmaya koyuldu.



Ali Türk'ün arılığa vardığımız da, yolda oyuncak bulmuş çocuk sevinciyle hemen plastik meme takımlarının montajına başladı.



Çin kaşığı tabir edilen larva transfer kaşığı ile larva transferi yapmak gerçekten kolay görülüyor. Her ne kadar ben bir kaç deneme yapıp başarılı olamasam da. Fakat biraz uğraşınca el alışkanlığı kazanılabilecek bir yöntem.





Normal balmumundan meme yapılarak yapılmış transferde de Ali Türk ilk denemesinde sonuca ulaşmış görülüyor. Kabul edilen memeler kapanmış ve doğum gününü bekliyor.



Bu manzara arıcıyı en çok heyecanlandıran görüntülerden olmalı. Memeler koruma altına alınmış.



Bu da günün tuzu biberi. Bazı kovanlarda arılar kılavuz peteği keserek yukarıdan kendi peteklerini bağımsız indirmeye başlamışlar. Tahmin edebileceğiniz gibi niteliksiz balmumu ya da balmumu diye satılan şeyin sonucunda arılar böyle bir tercihte bulunmuş.

Üç kuruş para uğruna arıcıların emeklerini heder eden bu zihniyeti Allah ıslah eder inşallah demekten başka da elimizden birşey gelmiyor.

Benzeri problem başka arıcılarda da olmuş. Parafin kontrolünde petekler temiz çıkmış. Heralde Petek üreticilerimiz balmunun yerine geçecek yeni maddeler, yeni teknikler bulmak konusunda ciddi bir Ar-Ge faaliyeti içinde.